26 Aralık 2012 Çarşamba

Kitap Önerileri 3

Bu aralar kendimden memnunum sayilir,eskisi kadar olamasa da 25 güne 7 kitap hic yoktan iyi.Kisitli zamanlarda,uykudan calinan en degerli zamanlara sikistirmak icin iyi bile aslinda.Hepsi birbirinden güzeldi.Diger iki basligin ilkine buradan ve digerine de buradan ulasabilirsiniz.
Aile kitapligi basliginda toparlamak istedigim kitaplar vardi ancak simdilik bu sekilde devam edeyim.



                                                            Atatürk´ün Aski Latife





Bir Alisveriskoligin Itiraflari





Elif





Babil´de Ölüm Istanbul´da Ask





Mutlu Cocuk





Freud´a Ne Yaptikta Cocuklarimiz Böyle Oldu?





Saril Bana Anne









Not: Fotograflar alintidir.

25 Aralık 2012 Salı

Hastayiz,yine...

     Bu yil kisa hastaliklarla girdik,umarim artik son olur diye baslamak istiyorum.
Abimlerden döndügümüz haftasonu ufaklikta yine burun tikanikligi ve öksürük basladi.Doktora götürdüm yine bir önceki gibi oldugunu ve bol bol sivi tüketip temiz hava almasi gerektigini söyledi,birde surup verdi gönderdi bizi.Ayni hafta pazar günü gece durum kötülesince hastaneye gittik,viral bir enfeksiyon oldugunu söyleyen klinik doktoru ilacimizi degistirdi ve sadece agri kesici ates düsürücü surup verip yine ayni tembihlerle eve gönderdi bizi.
     Ertesi gün esim ve bende de bas agrisi ve kemik agrilariyla beraber hastalik vücudumuzda bas göstermeye basladi.1 ay oldu,gecmiyor...
     Her ikimizde doktora gittik,antibiyotiklere basladik.Sinüzit,enfeksiyon vs. vs. mahvetti bizi.Iyiyim dedikten hemen sonra yeniden yataga düsürüyor bu illet.
     Sonra kuzum yeniden hastalandi,yani zaten hastaydi ama kötülesti.Doktora götürdüm cigerleri temiz,kulagi biraz kizarmis ama ciddi degil,bogazi temiz dedi gönderdi.Daha kötü olmaya baslayinca ve normalde 36-37 arasi olan vücut isisi 38 küsürlere cikinca tekrar klinige götürdük,herseyin yine normal oldugunu-39,5 a kadar ates sayilmadigini- ve eger ateslenirse dönüsümlü olarak 2 ayri fitili verebilecegimizi söylediler.
     Yavrum dogum gününü hasta ve atesli kutlamak zorunda kaldi.Hic keyfi yoktu maalesef.1 hafta boyunca yine bir yüksek bir düsük atesle gecirdik.Bir bakiyorum 37,bir bakiyorum 39 küsür...Tekrar klinige götürdügümüzde bu defa baska bir doktor bademcik iltihabi oldugunu söyledi ve atesini düsürdüler.Ve en sonunda antibiyotik tedavisine basladik...Suan durumumuz eh iste,yeni yeni düzene girmeye basladi hayatimiz...
     Yani kisacasi 1 aydir kesintisiz hastayiz...Ve bizi gectim artik,ogluma üzülüyorum.Kac defa gittik doktora enfeksiyon oldugu icin antibiyotik veremediler,haklilar bisey diyemem,ilac müptelasi biri de degilim zaten.Ama atesinün yüksek oldugu hafta da ates iyidir,ateslenmesi vücüdunun direndigini gösterir vs. beni oyalayan internet,doktor ve eczaci hanima da kizamiyorum,kendime kiziyorum niye dinledim onlari,tekrar götürseydim diye..Bogazi bu kadar kötü olmazdi en azindan...
    Nitekim simdi antibiyotik kullanmak zorunda kaldik ve cok sükür atesi yok en azindan...
Dün aksam kocisin ve benim de yine bogazimiz agrimaya basladi,ve bugün kocis yatakta yine :(
Bakalim beni tekrar ne zaman ele gecirecek bas belasi virüsler...
Mevsim nedeniyle hasta olan herkese gecmis olsun...

24 Aralık 2012 Pazartesi

2.Dogum Günü Partimiz

     Bu yil oglumun dogum günü cok özel bir tarihe denk geldi.´12.12.12´
     Son yillarin modasi (!) planli sezaryen olsam bu kadar denk getiremezdim sanirim :)( Evet gicigim,evet despotum,inadim,karsiyim,bu konuda laf sokmadan duramam napiyim)
     Bu sebeptendir ki büyük bir parti yapmaya karar verdik.Hem de tüm arkadaslarimizi ayni cati altinda toplayip yiyip icip sohbet edelim,samimi bir ortamda birbirlerini tanimayanlari da kaynastiralim istedik.Ayrica bu sehirdeki son aylarimiz artik,hayat bizi nerelere sürükler bilmiyoruz henüz,belki de son kez arkadaslarimizda böyle bir organizasyonda beraber olabiliriz diye biraz fazla caba sarfettik iste.Ha birde ben sünnet dügünlerini cinim kadar sevmem,hep bir altin-para icin yapildigini düsünürüm,gereksiz görürüm,calip oynamayi yadirgarim..Sünnet adina uygun sekilde camiide mevlüt okutarak ve cocugun hayrina aclari doyurmayi esas almali bana göre..Uzun lafin kisasi bir daha herhangi bir sebep icin böyle büyük bir kutlama yapmayacagimizi bilerek yola ciktik.
     Bu yil dogum günü tarihimiz hafta icine denk geldigi icin üc gün sonra,cumartesi günü kutlamaya karar verdik ki herkes gelebilsin.
     Davetli listesi hazirladik,kisi sayimiza uygun kücük ama temiz,sevimli bir restoran-kafe tarzi bir mekan kiraladik,yemekleri hazirlayacak bir sirket bulduk,menüyü sectik,davetiye yaptirdik ve dagittik,pastamizi siparis ettik.
     Oglus bir gece öncesinde cok hasta oldugu icin acikcasi hevesim kacmisti.Ates düsürücü fitillerle ayakta duruyordu kuzum ama cok sükür ki mekana girdigimizde onunda keyfi yerine geldi.Sonra esimin ailesi yardima geldiler süslemeler icin.Pastamizi amcamiz getirdi.Mekani süsledik,evden getirdigimiz oyuncaklarla ve hali hazirda bekleyen masa-sandalyelerle cocuklar icin oyun kösesi hazirladik.Masalari yeniden düzenledik,süsledik..
     Davetiyelerde gelip gelmeyeceklerini bildirmeleri icin rica ettigimiz icin davetli sayimiz netti aslinda ama yine de son anda gelenlerle beraber 45 büyük ve 12 cocuk vardi.Misafirlerimiz geldikce ortam güzellesti :)
     Yemeklerimizde tam zamaninda geldi ve sagolsun yapan kisi de arkadasimizin arkadasi olunca ne hazirlanmasinda ne de servisinde mutfaga bile girmedim.Menümüzde et sote,pilav,izgara tavuk,yesil salata,acili ezme,yogurtlu havuc salatasi,cacik,su böregi,peynirli puocalar,baklava ve meyve vardi.Ve cocuklar icin muffin :)
     Servis,yemekler,hersey cok güzeldi.Ve tabii evden getirdigimiz 3 caydanlikla demlenen mis gibi cayimizda cok makbule gecti ;)
     Kücük kuzum mumlarina üfledi,pastasini kesti.Sonra boyundan büyük dünya kadar hediye paketini arkadaslarinin yardimiyla teker teker acti,actikca sevindi,sonra yoruldu ve babasinin kucagina kacti :)
     Arkadaslarimizla oturduk,sohbet ettik,güldük,eglendik ve ögleden sonra 4 te baslayan partimiz gece 10:30 da bitti.Herkes herseyden cok memnun ayrildi sükür.Bizce de hersey yolunda gitti ve cok keyifliydi.(Bloga fotograf eklemeyi sevmiyorum,etrafta o kadar garip insanlar var ki cünkü,o yüzden paylasim yapamadigim icin üzgünüm.)
      2 araba dolusu hediye ve tatli bir yorgunlukla eve döndük...( 10 odali malikanemin bir odasina koydum artik napiyim :),birkac tanesi haric tüm hediyeler garajda yatiyor,1+1 evde nereye koyucam allasen!)
     Bir daha ki sene artik aile arasinda kücük bir kutlama ve kres arkadaslariyla okulda kutlama yapmak istiyoruz Allah izin verirse.
     Cünkü evet cok güzel oluyor bu tarz bir kutlama ama inanin cok yorucu yemeklere ve bulasiklara dokunmamis olsaniz bile...
     O yüzden canim oglum,senin icin canim feda ama simdiden dügününü düsündükce beynim yoruluyor :))
     Saka bir yana,Allah o günleri göstersin de,ben birkac bin kisilik klasik gurbetci dügününü( dalga gecmek degil amacim,sok olmustum kendi dügünümde ondan gülüyorum) bile kendi ellerimle yaparim :) Söz ;)

22 Aralık 2012 Cumartesi

Artik 2 Yasinda :)

  ´12.12.10 - 12.12.12 ♥ Babasinin biricik oglu,dedesinin kara gözlüsü,babaannesinin kalbi,amcasinin paşasi,anneannesinin bal böcegi,büyükbabasinin koçu,dayisinin mausu,yengesinin kuzusu,kuzeninin kardesi,sevdiklerinin yakisiklisi,gamzelisi,bitanesi...
Ve annesinin nefesi,ömrü,caninin en kiymetli parcasi,güneşi,gülen yüzü...
Iyi ki dogdun,iyi ki varsin.Allah ömrünü uzun bahtini acik etsin benim kücük melegim...♥´
     Herseyi özetliyor sanirim..Artik 2 yasinda kücük ama ergen bir oglum var cok sükür.
Zaman o kadar hizla akip gidiyor ki..Dün gibi hersey...Hamile kalmak icin ignelerle ilaclarla mücadele ettigim günler,hamileligim,dogum,eve gelisimiz,ilk gülümsemesi,ilk adimlari,ilk sözcükleri,ilk yasi...
     Ne zaman tüm bunlar oldu,ne zaman pesimde dolasan,bidir bidir bana laf yetistiren bir cocugum oldu bilmiyorum..Tek bildigim sey onu herseyden cok seviyor olmam..
     Allahtan onu bize,bizi de ona bagislamasi,ömrü boyunca hep iyi insanlarla karsilasmasi,mutlu olmasi ve onunda günün birinde bu duygulari yasamasi tek dilegim...
     Allah kalbinde evlat hasreti ceken herkese bu duygulari tattirir insallah...

10 Aralık 2012 Pazartesi

Alerjimiz eksikti,tam olduk!

Oglusun diz kapaklarinda birden bire sivilce,su kabarciklari karisimi teninin renginde kabartilar görünce  solugu doktorda aldim..Doktorumuz bunlara bir anlam veremedi.

  • Deterjan degistirdin mi? - Yok!
  • Kasinti var mi? - Yok!
  • Corabi yeni mi? - Yok!
  • Farkli birsey yedi mi? - Yok!
  • Dizlerinin üzerinde mi oynuyor? - Yok!
  • Himm,ilginc.Ama bence ciddi bir durum degil,alerjik oldugunu saniyorum.Bir hafta boyunca bu surubu icsin,gecmezse haftaya yeniden getir.
Konusmamiz bu sekildeydi.Acaba yumurtadan mi oldu dedim,yumurtayi kestim.Kivi ve domates zaten o ara yemiyordu.Giysilerini yeniden,bu defa bol su ve az deterjanla yikadim.Diz kapaklarini kremledim acaba kuruyor mu diye..Aklima gelen herseyi denedim,gecmedigi gibi arttikca artti ve kasiklarina dogru ilerlemeye basladi...
Verdigi surupta hicbirseye yaramadigi icin birkac gün sonra bu defa dermatologa götürdüm.
Doktor hanim da ayni sorulara ilaveten ailede deri hastaligi geciren birilerinin olup olmadigini sorduktan sonra muayene etti ve can alici soruyu sordu.
  • Cok fazla portakal,mandalina tüketiyor mu? - Evet,her sabah taze sikilmis portakal suyu iciyor,gün icinde tekrar ictigi de oluyor,mandalina da yiyor..
Ve bingo, olay cözüme kavustu..Test yapilmadan üstelik :)Doktor hanim gülümseyerek limon,portakal ve mandalinaya( zitrusfrüchte) karsi bir alerji gelistirdigini söyledi.Bir krem verdi ve kabarikliklar gecene kadar kullanmamizi söyledi.
2. günün sonunda dizleri normale dönmeye basladi ve 4. günün sonunda eser kalmadi sükürler olsun.
Ama portakal suyu vermiyorum diye kahvaltida benimle kavga eden kücük ergen bir oglum oldu :)
Simdilerde yeni yeni azar azar vermeye basladim.Simdilik birsey yok bakalim...Umarim da olmaz...
Bu aralar aslinda cokta sevdigim doktorumuzu maalesef degistirme fikrimi destekleyen bir sebebim daha oldu böylelikle...Pofffff!!!

19 Kasım 2012 Pazartesi

Bebegim Büyüyor- 23 Aylik Bebek Gelisimi

2 yasina 1 kala gelisim tablomuzun hizina yetisemez oldum.Bu ay bizim icin gercekten bir dönüm noktasi oldu.

  • Konusma konusunda bir basamak daha yükseldi,hemen her kelimeyi biliyor,kullaniyor artik.Öyle ki not defterime kaydedemez oldum :)
  • Alfabeyi hic üzerine düsmesem de neredeyse sökmüs durumda,her harfi ve o harfin karsiliginda bir kelimeyi rahatlikla söylüyor.
  • 1 den 10 a kadar olan rakamlari sirasini sasirmadan söyleyebiliyor.
  • Gecen ay ki yazimda bahsettigim ara renkler konusunda epey yol katetti.
  • Sekilleri,renkleri,harfleri,sayilari gecen ay tamamlamistik,bu ay hayvanlarin tamamini da ögrendi :)
  • Ev islerinde bana yardim ediyor,cöpe atilacaklari atiyor,camasir makinasini durdurup,kapagini acip,camasirlari birer birer cirparak askiya koyuyor :) (erkek cocugu da ev islerini ögrenmeli :P)
  • Kalem tutma isinde ustalasiyor,bazi rakamlari ve sekilleri cizebiliyor.
  • Ahsap bloklardan boyu kadar kuleler yapiyor.
  • Kücük ve dikkat gerektiren islerde sabirla gerekeni yapiyor.Örnegin vida sikilamak,dügme acmak gibi.
  • Anlatamadigim,tarif edemedigim baglantilar kuruyor.Örnegin ücgen gördügünde bunun bir evin catisininda sekli olabilecegini anlatmaya calisiyor.Ya da siradan bir kilit gördügünde anahtar ariyor.
  • Ve kendini begenmisligi en üst safhada:)Begenmedigi hicbirseyi giydiremiyoruz,ayna karsisina gecip kendini inceliyor,sevmediklerini cikarttiriyor.Bazen kafasinda sapka,elinde eldiven,altinda sort,ayaklarinda sandaletlerle günü geciriyor:)

Bizde durumlar böyle.2 yas gercekten cok keyifli gececege benziyor simdiden.Cünkü ögrenmeye ac,minik bir adam oldu bizim ufaklik :)





Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)

17 Ekim 2012 Çarşamba

Montessori Günlügümüz-2

     Bir önceki yazimda sürpriz sepetinden bahsetmistim,deneyenler varsa umarim keyif almislardir.Bu defa yine montessori yöntemi kitaplarindan ögrendigim ve cok kolay materyallerden hazirlayabileceginiz bir etkinlikten bahsedecegim.Kuru fasulyeler..
     Bu etkinlik icin bebeginizin 18 ay ile 4 yas araliginda olmasi yeterli.Kücük cocuklarda yine de anne-baba gözetimi sart elbette.
     Iri kuru fasulyelerimizi büyükce bir cam ya da porselen kaseye bosaltiyoruz,bir tane de kepce aliyoruz elimize ve cocugumuza kuru fasulyeleri kaseden nasil alip tekrar kaseye nasil bosaltildigini gösteriyoruz.Sira ona geldiginde ne kadar keyif aldigini göreceksiniz.
     Kasenin disina düsen fasulye tanelerini tekrar kasenin icine koymasi gerektigini de gösteriyoruz.
     Ilk denememizde evin her kösesinden kuru fasulye topladigimi hatirliyorum,ancak zaman icinde tüm fasulyelerin kasenin icinde olmasi gerektigini kavradiginda bu oyun daha eglenceli hale gelmisti her ikimiz icinde.Biraz sabir gerekli yani ;)
     Bu etkinlikle cocugunuzun sesleri ayirt etmesine yardimci olacak ve el becerilerini gelistireceksiniz.Kolay gelsin ;)

16 Ekim 2012 Salı

Baskalastirma cabalarimiz...

     Biz kadinlari anlamiyorum cogu zaman...Cidden...Erkekler gibi düz mantik degiliz(erkekler kizmasin lütfen,bu kanitlanmis bisey artik ;)),hayat bizim icin is,ev,arabalar ve futboldan ibaret degil ve evet,onlara nazaran daha karmasik bir dünyamiz var...Daha az düsünür daha cok konusuruz.Dogamiz geregidir bu,yapismistir üzerimize böyle etiketler...
     Dedikodu dendi mi kadinlar akla gelir mesela.Kim ne giymis,nerde ne demis,kiminle gezmis,ne takmis,kilo mu almis,zayiflamis mi,sac rengi nasilmis,kocasi yildönümüne ne almis,kaynanasi ne demis,cocugu ne yapmis,nasil yapmis,nasil etmis diye gider konu basliklarimiz...Iki kisi yanyana geldik mi,digeri acimadan baskasi oluverir hemen...
     Bende bu rüzgara kapiliyorum kimi zaman,kadinim ya en nihayetinde,sonrasinda oturup düsününce bana herhangi birsey katmayan bu lakirtilarla gecen zamanima aciyorum.Gercekten uzunca bir zamandir bu böyle.Daha cok insan taniyip daha azini hayatima dahil eder oldum artik,öyle cok bos insani eledim ki gecesi gündüzü birilerini cekistirmek olan,kendini kaf daginin tepesinde görüp digerinin herseyine burun kiviran,herseyi kendinin bildigini sanan ve dikenli kirbac gibi diliyle karsisindakini elestiren,hep ben diyen ama seni sen oldugun icin sevemeyen...Gec bile kalmisim diyorum ola ki aklima gelirlerse...Kafama öylesine rahat,günlerim öylesine dolu dolu geciyor ki artik...
     Mesela artik telefon görüsmelerim de daha kisa,görüsme uzadikca biliyorum ki konu digerini ötekilestirmeye gelecek,kaynana,es,arkadas,komsu farketmiyor...Bir kivilcim yetiyor dedikodu kazaninin alevlenmesine...Ve ben bunlara artik kafa yormak istemiyorum...
     Tüm bunlardan ne anliyoruz,nasil bir tatminlik yasiyoruz anlam veremez oldum.Yaslaniyor muyum,olgunlasiyor muyum,umursamiyor muyum ya da hakikaten bu düzenden sikildim mi bilmiyorum ama belki de tepki cekmeyi de göze alarak sunu söylemek istiyorum ki, ben bazen biz kadinlari cekilmez buluyorum!
     Hani daha cok kendimizi sorgulasak,millete sunu söylüyorum ama ya ben nasil biriyim diye,daha cok cabalasak daha iyi nasil olabilirim diye,daha cok paylassak anneligimizi,tecrübelerimizi ama ayni zamanda daha az elestirsek karsimizdakinin hayatini...Daha cok deger versek birbirimizin fikirlerine,daha cok birseyler ögrenmeye calissak en cahilinden bile,daha cok sevsek kollasak birbirimizi...Ama daha az incitsek hemcinslerimizi...
     Hayat biz kadinlar olmadan asla cekilmezdi biliyorum,ama pekala biz kadinlarla daha cok katlanilabilir bir yer haline gelebilir(di), eger cuvaldizi birazda kendimize batirabilseydik karsimizdakini baskalastirmadan önce...
Belki hayal,belki rüya..Ne denir ki...Ben bir yerlerden basladim,devam ettirmeye cabaliyorum..Darisi benim gibi düsünen hemcinslerime...Her birimizinin bir digerinin farkli olan renginin güzelligini görmesi dileklerimle...

12 Ekim 2012 Cuma

Hastaliklar Mevsimi

     Sonbahari hic sevmem,hele ki kisi...Eylül geldi mi keder cöker icime,cidden..Pazar günü geldiginde ertesi günün pazartesi olacagini bilmekle ayni bir keder...Tek fark günler daha cabucak geciyor ama bu 2 mevsim gecmek bilmiyor.
     Bu memlekette hergün yagmur var ama hem soguk,hem gri bir gökyüzü,hemde soguk hava biraz fazla geliyor benim bünyeme.Bulutlarin arasindan nokta kadar bir mavilik görürsem derin bir oh cekiyorum.´Oh be,hava acilacak mi ne´..ama nerde...Rüzgarla beraber yine karisiyor bulutlar,yine koyu gri bir gökyüzü ruhumu daraltiyor...
     Neyse edebiyat yapmak icin yazmadim basligi,öyle bir yetenegimde oldugu söylenemez zaten,haddimi bilirim yani ;)
    Konu hastalik...Gecis mevsimi,ara mevsim,her neyse iste,bu mevsimim olmazsa olmazi hastalik..Yakaladi yine bizi,bizden gectim de,benim minik kuzumu.Hic hasta olmasalar cocuklar keske,ama olmuyor iste,ona da ihtiyaclari var...Üzülsekte katlaniyoruz bi sekilde,Allah daha büyük dertler vermesin hicbir anne kuzusuna...
     Cumartesi günü aniden burun akintisiyla basladi bu defa,ayni gece sabaha kadar agladi ve uyumadi,ara ara sputum denilen,bizim tabirimizle balgam kustu yavrum.Ertesi gün klinige götürdük,burun damlasi verdi döndük.2 gece üstüste yine ayni durum devam edince ve ´anne kuyak aciyoo´diyerek sag kulagini tutmaya baslayinca dayanamadim kendi doktoruna götürdüm kuzuyu.Doktorun muayehanesi tiklim tiklim doluydu,belki 50 cocuk rahat vardi.Hemen hepsi ayni sikayetlerden gelmisler.El kadar bebekler,kütür kütür öksürüyorlar...Bildigimiz salgin,ara mevsimin meyvesi...
     Burun spreyi,balgam söktürücü ve kulak damlasiyla döndük eve.Kuzum hakliymis,artik derdini anlatir olmus,sag kulagi kizarmis.
     Simdilerde daha iyiyiz sanki ama hiril hiril gögsü bogazi,2 yastikla oturur pozisyonda uyuyabiliyor.Ya da benim kucagimda ve dizlerimde...
     Daha 1 ay önceki tatil dönüsünün izleri gecmemisken bu hastalik epey sarsti minigimi.Daha az uyuyor,daha az yiyor.
     Velhasil kerim bu mevsimi sevmiyorum,sevmeyecegim...Ey sonbahar ve kis...Edebinle gel,edebinle git lütfen,kücücük kuzularin bagisikliklarini güclendirecegim derken arka arkaya darbeler indiripte biz annelerin asabini bozma... :P :)

Bebegim Büyüyor- 22 Aylik Bebek Gelisimi

     Bu ay nihayet tam da gününde yazabiliyorum.Benim minik kuzum yavas yavas bebeklikten cikiyor.Hem görüntüsüyle,hem davranislariyla kücük bir delikanli olma yolunda ;) Her anlari ayri bir tatta,her anlari ayri bir renkte...
Bu ay daha cok hastaliklarla gecti,fazla bir verim alamayiz desem de hicte öyle olmadi,aksine konusma konusunda epey sasirtti bizi.

  • Kelimelerine kelimeler eklendi,ama en güzeli de basit cümleler kurabiliyor artik.Örnegin ´anne kuyak aciyo´, ´bu dayi aldi´ , ´babacim yerdeymis´ gibi bicir bicir,cok eglenceli cümlelerimiz var artik:)Aksama kadar konussa,aksama kadar dinlesem:)
  • Alfabeyi söktü sökecek.Cidden,saskinim! Alfabe yapbozundaki harflerin cogunu tek tek söylüyor,üstelik örneklendirerek.Örnegin K harfini getirip ´Bu K, K-Kus´ gibi.Disarda,evde,alisveriste,levhalarda vs. harfleri sayiyor.Hedefi bir an önce okuma yazma sanirim,üstüne düsülse onu da yapar bu canavarlar:)
  • Rakamlari da ögrendi.Hatta favori rakami bile var,her yere 2 yazmami istiyor:)
  • Önceden benim ona anlattigim resimli kitaplari artik beyfendi bana anlatiyor,tek tek soruyor,bu ne diye,bilerek yanlis cevap verdigimde,örnegin arabaya tir dedigimde gülerek yanlisimi düzeltiyor:)
  • Renkleri ve trafik lambalarinin anlamlarini uzun zamandir biliyordu zaten ama bu aralar ara renkleri ögrenme cabasinda.Krem rengi dedigimde nasil yani krem rengi bakisini tarif edemem misal:)
  • Sekiller konusunda da artik uzman,her objenin hangi sekilde oldugunu anlatmaya calisiyor,örnegin bir topun yuvarlak oldugunu ya da pencerenin dikdörtgen oldugunu göstererek ve eslestirerek anlatiyor.
  • Cis-kaka muhabbetleri ayni sekilde devam ediyor ama ilkbahara kadar üzerine düsmemeye kararliyim,sanirim oglum tuvalet egitimine hazir,ama ben degilim :P
  • Bu ne sorularimiz bu ay tavan yapti.
  • Sinirlendiginde elinde,koltukta,masada ne varsa firlatiyor.Evet biliyorum,18-24 ay 2 yas sendorumun tavanidir ;)
Gece gece aklima gelenler bunlar.Her gün dolu dolu,her gün bilgiye.ögrenmeye acik geciyor.Cocuk gercekten en cok ilgi bekleyen varlik,ne verirsen onu aliyor.Bu zamanlari cok kiymetli,herhangi bir diziden,bir isten,bir kitaptan,biraz uzanip keyif yapmaktan cok daha degerli hemde ;)




Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)

25 Eylül 2012 Salı

Haftalik Aktivitelerimiz

     Mini mini bir bebekken basladik kosturmaya.4-5 aylikken yüzme kursuyla tanisan minik oglum simdilerde yogun bir programin icinde.Onuda yapsin,bunuda ögrensin dürtüsüyle kurstan kursa kosan robot gibi bir cocuk olsun diye degil,daha sosyal olsun,evde sikilmasin,yetemedigim yerde devreye birseyler girsin,beraber daha cok etkinligimiz olsun diye cabaliyorum.Simdilik hersey yolunda gibi görünüyor,hatta oglusun daha fazlasini istedigi de asikar.Imkanlarimiz ve sagligimiz el verdigi sürece elimden geleni yapmaya calisiyorum,evet yoruluyorum,evet bos bir anim yok ama mutluyum cünkü birkac sene sonra kendi kararlarini verebilene kadar yeni seylerle tanismasi,secim yapabilmesi acisindan iyi olacak.Sonrasi ona kalmis,müzik istemez resim ister,dans istemez futbol ister,secim onun,cünkü hayat onun :)
     Kres konusunu rafa kaldirdik cünkü gercekten henüz cok kücük oldugunu düsünüyoruz,uzman görüsleri ve de tecrübe sahibi ailelerden ögrendiklerimiz,okuduklarimiz da bu kararimizi destekliyor.Calisan bir anne olsam mecbur verecektim ama ben evdeyim ve 1 yil daha ogluma yetebilecegimi düsünüyorum.Ondan sonrasi uzuuun uzun yillar okulda ve ayri gececek zaten...
     Oyun grubumuzdan bahsedeyim öncelikle.Toplamda 9 cocuk,9 anne ve 1 ögretmenden olusuyor grup.Kres atmosferi yaratilmis büyük bir salonda toplaniyoruz.Hosgeldin sarkilariyla basliyoruz,sonra cocuklar sandalyelerine oturup kahvaltilarini yapiyorlar yada birseyler atistiriyorlar.Biz annelerde kahvelerimizi yudumlarken sohbet ediyoruz.Kahvalti saati bittiginde yine sarki söyleyip,masal dinliyorlar.Sonra önlüklerini giyip boyama yapiyorlar.Bitisi ise bu defa hoscakal sarkisiyla yapip eve dönüyoruz.
     Oglus icin cok keyifli bir ortam,grubun en minigi.Daha 1 ay olmasina ragmen cok sey ögrendi diyebilirim.Örnegin arkadaslariyla masada yemek yemeye,onlarla yiyeceklerini paylasmaya basladi.Almancaya karsi daha cok asinalik kazanmaya basladi..Bir nevi kres icin ön hazirlik oldu bu grup bize.Haftada 2´ye cikarmak istiyorum ama bakalim.
     Müzik okulunda ise 6 cocuk,6 ebeveyn ve 1 ögretmen var.Gectigimiz hafta sinif atladik.Atlamak zorunda kaldik cünkü ögretmeni ilk grubumuzun artik oglumu tatmin etmedigini farketti.Artik 2 yas grubuna dahiliz.Önce acilis sarkimizi söylüyoruz,ardindan klasik müzik dinliyoruz,tanidigi bir parca oldugunda sevinc cigliklari atiyor:)
     Dans ediyoruz,her hafta bir hayvan sesi dinleyip onun ne oldugunu buluyoruz,onunla ilgili taklitler yapiyoruz,bol bol ritm tutuyoruz,tonlamalar yapiyoruz,hoscakal sarkisini söyleyip eve dönüyoruz.6 aydan uzun bir süre oldu baslayali ve bu kursunda gelisimine epey katkisi oldu bize göre.Klasik müzige karsi gözle görülür bir ilgisi olan oglum,buna ritm katmayida ögrendi.Simdilerde duydugu her müzige karsi dizlerine vurarak ya da ayaklariyla ritm tutuyor,sarkilar mirildaniyor.
     Yüzme kursuna baslayali da 1,5 sene oldu.Yani henüz 4-5 aylikken baslamistik.Pazar günleri gittigimiz icin bu daha cok baba-ogul aktivitesi olarak devam ediyor.Sarkilar,oyunlar esliginde yüzüyorlar,egleniyorlar.Bunun en büyük artisi daha eve gelmeden uyumasi ve 2 saat boyunca uyanmamasi :)) Dogruluk payi olan bir saka tabii ;) Sudan korkmamasini ve yüzmeye calisir gibi kollarini,bacaklarini cirpmasi yetiyor simdilik.Ve tabii babasiyla arasinda özel bir aktivite olmasi ;)
     Bunlarin haricinde kalan 4 günün ise 1 gününü kütüphaneye giderek geciriyoruz.Birkac saat orada olmak bile ikimizede iyi geliyor.Bol bol cocuk kitabi alip geliyoruz ve elinde kitapla ´okuuu,okuuu´ diye pesimizde dolasiyor:)( aksamlari babayla uzun süre kitap okuyorlar)
     Cumartesi günlerini aile günü olarak es gecersek -ki en keyif aldigi gün cumartesi kesinlikle- geriye kalan 2 günde de ya günün yarisini gezerek geciriyoruz,ya da evde bol bol oynayarak.
     Arkadasimin önerisiyle yeni bir etkinlik var kafamda ama firsat bulupta gidip konusamadim henüz.Kres ön hazirlik icin iyi olacak birsey.Belli günlerde bir krese birkac saatligine birakmak.En yakin zamanda baslamayi umuyorum:)
     Gelecek yil ise kres baslayacak,ilkbahar gibi dans ve piyano okulu da listede.Tabii o zaman oyun grubumuz olmayacak.Bakalim herseyin hayirlisi ve öncesinde saglik...
     Yaptiklarimiz yapacaklarimiz simdilik bunlar.Sabah en gec 8 de mesaim basliyor,taaaa aksam 9 a kadar ,internetsiz,kitapsiz,tvsiz hatta bazen yemek yemeyi unutarak gecen dolu dolu bir 13 saat...Yogun tempo alistiktan sonra kesinlikle keyifli,sonuc ise mutlu cocuk=mutlu anne ;)

19 Eylül 2012 Çarşamba

Hollanda Tatili

     Gectigimiz ay abimlerle beraber kisa bir tatil yapalim dedik.Bu yil islerinin yogunlugu nedeniyle abimler tatile cikamamislardi,bize de biri kisa olmak üzere iki Türkiye tatili yetmeyince solugu yakin ama müthis bir yerde aldik.Hollanda Port Zelande´de.
     Ayni yere bizim ikinci gidisimizdi ama bin kerede olsa giderim diyebilecegim bir yer.Ilkinde henüz oglus yoktu,kurban bayramiydi ve cok eglenmistik yine.Hem yakin,hem gercekten kafa dinleyebilecegin bir ortam.
     Yan yana siralanmis genis ve rahat tatil evlerinden bu defa 6 kisilik olanlardan kiraladik.3 katli bu sirin evde gercekten iyi vakit gecirdik.Cocuklar icin ortam harika,güvenligi süper,sakin,huzur verici,deniz kenarinda,her türlü sosyal aktivite imkanin var.Aile bisikletleri kiralayip tur bile yaptik.Kocaman bir araba düsünün,her yeri acik,üstü brandali.4 pedali var.Cevir babam cevir,kagni gibi,gicir gicir :) Müthis keyifliydi ancak ertesi gün hepimizin bacaklarinda da müthis kramplar vardi :)
     Soguk havada sicak acik havuza girmek,kuzey denizi sahilinde yürüyüs yapmak,evin bahcesinde mangal yakmak,aksamin serinliginde sömine karsisinda uzun sohbetler,terasta gün batimini izlemek,martilari beslemek kesinlikle harikaydi...
     Yavrukusa dayisi üc tekerlekli bisiklet getirmisti,sabah erkenden herkes uyurken oglusu alip uzuuun yürüyüslere cikmak ise hem kuzuma hem bana gercekten cok iyi geldi.
     Eger yolunuz Hollanda´ya düserse ve biraz kafa dinlemek isterseniz kesinlikle tavsiye edebilecegim nadir yerlerden biri olarak burayada notumu düsmüs oldum ;)

Bebegim Büyüyor- 20-21 Aylik Bebek Gelisimi

Yazmaya firsat bulamayinca 2 ayda olup bitenleri tek bir baslik altinda yazmak durumundayim.Günler öyle yogun bir tempoda geciyor ki,bilgisayari acmak yerine hayati telefondan takip etmek daha pratik geliyor acikcasi.
Bu son 2 ayda ki degisiklikler söyle
  • Kosma,tirmanma halleri tam gaz devam ediyor,yürüme eylemi hic yok,sürekli kosma halinde.
  • Merdivenleri (4 kat birden) inip cikabiliyor.
  • Hayir kelimesini cok sik kullaniyor.Ne dersem önce itiraz ediyor,kafa salliyor,hayir diyor.
  • Her isini kendi yapmak istiyor,genellikle yardim ve müdahele edilmesinden hoslanmiyor,direk arizaya bagliyor.
  • Yasitlariyla beraber oynamaktan keyif aliyor.Kovalamaca,saklambac oyunlari favorisi.
  • Sunu getirir misin,bunu yapar misin diye sordugumuzda itirazsiz yardim etmeye calisiyor,söyleneni yapiyor.
  • Legolari parcalayip birlestirmeyi seviyor hala.
  • Oyuncaklari hala renk siralarina göre dizmekten keyif aliyor.
  • Herseye bu ne? diye soruyor.
  • Hüzünlü bir sarki duysa hemen duygulaniyor,aglamakla aglamamak arasinda gidip geliyor.
  • Konusma cabalari artik iyice artti.Bol bol heceleyerek tekrar etmeye calisiyor.
  • Ne giymek istedigine kendi karar veriyor.Özellikle ayakkabi konusunda hassas.Birde Fenerbahce armali forma,atki vs.
  • Cisini ve kakasini söylüyor,lazimligina oturuyor,ama beziyle.Bezi cikarinca yapmiyor.Henüz cok erken oldugu icin önemsemiyorum.
  • Bir oyuncagi toplamadan diger oyuncagi dagitmamaya basladi(nihayet,sükür)
  • Uykusu geldiginde emzigini alip yataga gidiyor,beni cagiriyor.( buna da sükür :))
  • Suyunu kendi iciyor,yemeginin büyük kismini kendi yiyor.Bagimsizligini ilan etti yani.
  • Ismini söylüyor :)
  • Günes gözlügünü takip ayna karsisinda kendini izliyor :)
Bizden son gelismeler böyle.21.ayini doldurmasina az bir zaman kaldi,gelecek ay firsat bulup yazabilirim umarim.Sevgiler :)


Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)

10 Ağustos 2012 Cuma

Kitap Önerileri 2

     Bu ay okuyabildigim 4 kitaptan bahsetmek istiyorum.Epey ara vermisim önerdiklerimi yazmaya ama ancak bilgisayar basina gecebiliyorum.Bu basligi umarim artik daha sik güncelleyebilirim.Daha önce önerdigim kitaplarida burada bulabilirsiniz.
     Bu aralar genellikle cocuk gelisimi ve aile ile ilgili kitaplara yönelsem de yatmadan önce uykumdan calip bu ay okudugum kitaplarim.Okumazsaniz cok sey kaybedersiniz dediklerimden hepsi de...Özet gecmek isterdim ancak buna ne vaktim var ne de istegim,cünkü biliyorum ki kitap özetlerini okuyup koca bir eseri okumadan harcayan insanlar var,biliyorum ;)Ayrica her zaman diyorum ki,kitap okumanin yasi,yeri,zamani yoktur,kitap okumanin zenginlik-fakirlikle de alakasi yoktur,kitap okumayanlarin sadece bahaneleri vardir...


                                             Ahmet Ümit - Sultani öldürmek






                                            Robin Sharma-Aile Bilgeligi 






                                            Tuna Serim- Piraye






                                           Iskender Pala- Katre-i Matem








Not: Fotograflar alintidir

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Kres Icin Dogru Zaman Mi?

     Yavrukusu krese vermeye karar verdik,yarin görüsmelerimiz olacak.Icime keder cöktü bile.Durup durup aglayasim geliyor,gün icinde bin kez öpüyorsam bugün onbin kez öptüm herhalde.
     Suclu hissediyorum kendimi cünkü yavrum cok minik daha,ömrünün sonuna kadar hep ögrenecek,okula gidecek,evden-benden uzak olacak,birak ne isi var,kalsin yaninda diyorum bir yandan.
     Orada ezilir mi,üzülür mü,beni baslarindan attilar mi der bilmiyorum.Akside mümkün elbette,belki de ilk günden cok sevecek ama iste,ne bileyim! Evdeyim ben,calismiyorum.Calissam belki daha kolay verirdim cünkü birde zorunlulugum olurdu,belki de tam tersi,zorunlu oldugum icin daha cok dokunurdu,hakkaten ne bileyim!
     Bu karari alma sebebimiz kisacasi söyle.Oglum cok sikiliyor artik sürekli benimle oynamaktan.Heran bir arayis icinde,sokakta gördügü her cocugun pesinden kosuyor,onunla oynamak istiyor.Arkadaslariyla ya da yasca büyük abilerle bir arada oldugunda oturup birkac saat oyun oynayabiliyor,cok güzel oyun kuruyor,hic huzursuzluk cikarmiyor.Götürdügüm kurslar ona yetmiyor,bu cok acik ortada.
     Birde ikinci bebek gündemimizde ve eger suan krese baslamazsa ve ben hamile kalirsam,tamda dogumdan sonra krese baslayacak belki de bu minik oglumda büyük bir travmaya neden olacak,onun bu dislanmislik hissini yasamasi dünyada isteyecegim en son sey...
     Diger nedenim ise tasinacak olmamiz.Tasinma döneminde sürekli kayinvalideme götüremem,ya da o onca mesafeyi hergün cocuga bakmak icin gelemez,hem oglum da bu durumda eminim ki daha cok sikilacak cünkü babaannemiz cok ilgili olmasina karsin asiri korumaci da.
     Ve diger bir neden almancayi daha erken ögrenebilmesi.Evet bazi almanca komutlari yerine getiriyor ancak türkce kadar degil elbette.Kursa gittigimizde ya da alman tanidiklarimizla bir aradayken herseyi ona türkce tercüme etmem gerekiyor.Türkceyi neredeyse cözdü sayilir,yani henüz konusamasa bile herseyi anliyor,onun hakkinda konusurken gelip beni susturacak kadar hemde..
     Ama acaba diyorum,acaba tam da türkceyle bu kadar hasir nesir olmusken,bir cok kelimeyi söylebiliyorken,cogunu anliyorken,onu birden almanca konusulan bir ortama soksam bocalar mi?En cok kafama takilan soru bu maalesef...
     Evet ingiliz egitim sistemiyle büyüsün istiyorum,evet aktiviteleri almanca olsun istiyorum,evet ana dili türkce ve türkceyi cat pat degil,tam anlamiyla bilsin istiyorum.Ama bunlarin hepsi 3 yasindan sonra ki dileklerim(di).
     2 yasina kadar türkce de epey yol katetmis oluruz ve 3 yasina kadar olan 1 yillik süre icindede almanca-türkceye agirlik verir,aktivite ve kurslarla bunu dengeleriz.3 yasindan itibarende ingilizceye  baslar ve hepsini bir arada yürütür diyordum,-ki evet yürütecegine eminim cünkü cevremde 4-5 dille büyüyen cocuklar var- ama iste simdi durumlar,dengeler,planlar allak bullak oldu.
     Almanca ve türkceyi es zamanli ögrenecek gibi birsey,ha belki türkce bir tik daha önde olacak.Ama belki de 2 yasinda konusacakken 3 yasa sarkacak konusma süresi.Bu durumda birde ingilizce gelince hepten mi bocalayacak!E 4-5 dille büyüyen cocuklar üstesinden gelebilmislerse oglumda basarir diyorum,yetenekle alakali,olmadi birakiriz ne olacak,onun sagligi herseyden önemli tabiiki de,ama öncesinde zorlamak,strese sokmak istemiyorum minigimi.
     Ayrica olayin birde duygusal yani var ki en cokta o koyuyor bana.Nasil alisacak,ögretmeni iyi bakabilecek mi,ilgilenebilecek mi,ne yiyecek,düserse ne olacak,kime sarilacak,biraktik diye üzülecek mi,mi mi mi mi....
     Uyurken bile özlüyorum,gidip yanina yatiyorum,izleyip koklayip öpüp geri cikiyorum odadan.Babasiyla 1 saat ciksa kirk kere ariyorum gelin artik diye.Allahim kimseyi evladiyla sinamasin,yokluklarini yasatmasin bize ama iste her anne gibi bende üzerine titriyorum,kiyamiyorum,doyamiyorum.Galiba önce benim alismam gerekecek...
     Püfff,vallahi de zormus,billahi de zormus bu isler.Simdi anliyorum sürekli kres-okul muhabbeti yapan anneleri.Demek ki neymis,basina gelmeden anlamiyormus insan...Allahim yardim et,yanlis birsey yapmayalim,tüm cocuklarla birlikte cok güzel bir okul öncesi dönemi yasasin insallah...Sans dileyin...

24 Temmuz 2012 Salı

Montessori Günlügümüz-1

     Dünyanin belki en eski ama ayni zamanda en güncel, en keyifli,aktif,farkli yöntemi bence Montessori egitimi.Bende günlük yasamimizin bir parcasi haline getirmeye calisiyorum ve hergün oglumla beraber bende ögreniyorum.
     En büyük sansim yasadigim bölgedeki kresler ve oyun gruplarinin bu yöntemle calismasi.
     Nasil ortaya ciktigini,önemini,uygulamalari tek tek yazamayacagim,hepsi cok kolay erisilebilir durumda artik ama en azindan gün icinde Montessori ile ilgili neler yapiyoruz kendi örneklerimizle ara ara bahsetmek istiyorum.Cünkü ana hususlari bilsek bile uygulamalari cesitlendiremeyebiliyoruz.Kaynaklar cogunlukla yabanci dillerde,ve türkce kaynaklar cok kisitli.En kisa zamanda Türkce kaynaklarinda isimlerini listelecegim ama önce toparlamam gerek..

     Öncelikle en temel oyunlardan birinden bahsedecegim.
     Sürpriz Sepeti denilen bu etkinligi cok daha kücükken yapabilirsiniz.Yani oturabilmesi ve nesneleri tutabiliyor olmasi yeterli.Ama yavrukus cok bu oyunu hala cok seviyor.
     Herhangi bir sepet yada kutuya cesitli esyalar koyuyorsunuz.Söyle detaylandirirsak metal,kumas,cam,tahta ve doga diye siniflandiriliyor ve buna uygun evinizden ya da dogadan topladiginiz tüm nesneleri sepete dolduruyorsunuz.Yalniz dikkat edilmesi gereken husus nesnelerin cocugun kendine zarar verecek yapida olmamalari.
     Örnegin ben cam olarak kare vazo süslerini koymustum,hani buz parcalari gibi olanlardan.Deri bir bez,sünger,ucu tirtikli bir sac bigudisi bile var :) Kurdeleler,ici boncuk dolu bir pet sise,kolye,top haline getirilmis alüminyum folyo,kus tüyü,deniz kabuklari,cam kozalaklari...Akliniza ne gelirse ve elinize ne gecerse toplayin ve sepete koyun.Sepeti cocugunuzun önüne koydugunuz anda gözlerindeki kesfetme isigini göreceksiniz :)
     Bu etkinlik onda tat alma,inceleme,isitme,dokunma,koklama ve kesfetmesini gelistirecek.
     Hem maaliyeti sifir,hemde cok keyifli,cok faydali bu ilk yöntemi yazarak-biraz gec kalmis olsamda- sayfamda acilisi yapmis oldum.Bekleyin bizi ;)

22 Temmuz 2012 Pazar

Bebegim Büyüyor- 19 Aylik Bebek Gelisimi

     Bu ay cok hizli ve yogun gecti.Türkiye tatilimizin gelisimi üzerinde kesinlikle cok olumlu etkilerini gördük,tam da tahmin ettigim gibi.Kalabaligi ve yenilikleri cok seviyor oglum,cokta cabuk uyum sagliyor sükür ki.

  • Tirmanmadigi yer kalmiyor artik,ve nihayet kolaylikla da iniyor.
  • Dil konusunda epey yol katetti,aabilmim (alabilir miyim),issemoo( istemiyorum), kacdii (kactim),mee gaktiii (ben kalktim) gibi,derdini 2 kelimelik kisa cümlelerle anlatmaya basladi,daha anlasilir kelimeler kullaniyor ve kelime hazinesi epey gelisti.
  • Papagan gibi,ne söylersek aynisini söylemeye calisiyor.
  • Ciyyap yani corap takintimiz artarak devam ediyor.Ciyyabiiim ciyyabim diye coraplarini seviyor,yetmiyor bizim ayaklarimiza yapisip bizim coraplarimizi da seviyor :)
  • Bireysel oyunlardan artik grup oyunlarina gecti.Yani artik baska cocuklarla cok rahat oyun oynuyor,hatta oyun kuruyor.Örnegin arabalarini yere siraliyor,karsisindaki cocuga da yere oturmasini isaret ediyor,kendiside uzaniyor,ona da araba veriyor,sirayla sürüyorlar,egleniyor,gülüyor :)
  • Cizim konusunda biraz daha ustalasti.Daire cizebiliyor ( yamuk yumuk ama olsun ) :)
  • Asiri sicakkanli oldu.Herkesle sohbet etmeye calisiyor,e yabancilar bizim millet gibi degil,bazen bakmiyorlar bile,bu defa sinirleniyor yada tam tersi sessizlesebiliyor.
  • Telefon delisi oldu.Dedesiyle,dayisiyla,amcasiyla,büyükbabasiyla biraksam saatlerce konusur.Karsi taraf telefona cevap vermeyince cikan sese sinirlenip söylenmelerine bayiliyorum :)
  • Getir-götür islerini büyük keyifle yapiyor.
  • Hayvanlar hala vazgecilmezleri,Türkiye´de sokak kedileri ve köpeklerinin pesinde kosmaktan yorgun düsüyordu :) Ha birde karincalari kovalamaktan :)
  • Ne giydirirsem büyük bir dikkatle ne giydigini incelemeye devam ediyor,mesela hirka giymekten hoslanmiyor,aninda cikariyor.
  • Danke (tesekkürler) demeye hala devam ediyor(danne,danni diyerek).Bir nesneyi istediginde ve ona verildiginde kullaniyor.
  • Yüzmeyi cok seviyor olmasina ragmen banyo yapmaktan müthis sogudu,anlam veremiyoruz haliyle.Zorlamadan,cabucak dusun altina sokmak zorunda kaliyoruz maalesef.
  • En büyük zevki araba sürmek ve kitap kurcalamak yine ama bu aralar lego bloklarini renk sirasina göre ayirmak,dizmekte cok keyifli geliyor.
  • Artik renklerin büyüüük cogunlugunu biliyor,harflerinde yine bazilarini alfabetik olarak cikariyor hala.
  • Teknolojik gereclere asiri merakli,iphone,ipad ondan sorulur,cihazi tamamen acip videolarini uzun zamandir acip izliyordu ama artik fotograf cekmekten oyunlari acmaya kadar herseyini kesfetmis,kendi yapiyor..
  • 10 a kadar olan rakamlari taniyor,gösteriyor.
  • Kalemlerini kalemlige itina ile koyuyor,kitaplarini kitap sepetine,oyuncaklarini oyun sandigina..Düzenli olucak gibi ama bakalim ;)
  • Yapamadigi bir yapboz ya da tahta blog vs.varsa yardim istiyor,ama beraber tutarak yapmamizi istiyor,tek basima yaptigimda sikiliyor ya da sinirleniyor.
  • Sinirlenmek diyince :) 2 yas sendromunu dibine kadar yasiyoruz hala.Test etmeleri,direnisleri,burda patron benim edalari,ayak diremeleri gecen aya göre azaldi sanki ama hala yeterince siddetli ;) Neyse ki sinirlarimin net oldugunun da bilincinde ve fazla sansini zorlamiyor ;)
  • Dans etmeye bayiliyor,acayip oynak bir cocuk oldu.Hatta Beyoglunda kemence sesi duyar duymaz sesin geldigi yöne firlayip onca kalabaligin icinde ayaklarini yere vura vura,kafasini saga sola sallaya sallaya resmen horon gösterisi yapti millete :) Sirtaki müzigi de favorisi,cildiriyor duyunca.Hayir görende evde sürekli oynuyoruz saniyor,aksama kadar klasikten baska birsey calmaz evde halbuki,müzik acligindan disa vurumu böyle oluyor herhalde :) Babamin tabiriyle ´ özüne dönüyor cocuk ´ :) hey Allahim ya :)
Aklima gelenler bunlar.Bu ay en cok sevindigim olay diger cocuklarla yada abilerle oyun kurmaya calismasiydi.Saatlerce benden bagimsiz arkadaslariyla uyumlu bir sekilde oynayabiliyor,ama tabii arada sirada benim orda olup olmadigimi kontrol ederek ;) Birde tabii ki konusma cabalarindaki son durum cok sevindirici,resmen diyalog kuruyoruz ve anlasildigini görmek onu daha cok cesaretlendiriyor.Gittikce hersey daha keyifli olmaya basladi,evde genelde yapisik geziyoruz ve bazen hakkaten yoruluyorum ama odadan ciksam ´anneee yerdeee´ diye pesimden pitir pitir kosan bir cift ayak sesi var ya,herseye deger :) Cok sükür...Gelecek ay neler olacak bakalim :)


Not: Yine,yeniden hatirlatmak istiyorum,her bebek farklidir,her bebegin gelisim sürecleride farklidir.Bu yazdiklarim sadece benim bebegim icin gecerli durumlardir ve baska hicbir bebek icin referans alinmamalidir..:)

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Tatil Bitti,Rutine Devam...

     Evdeyken zaman gecmek bilmez,tatilde 3 hafta nasilda hizla gecti gitti anlayamadik!En basindan baslayayim...
     Ankara´da annemlerde 2 gün kaldiktan sonra arabayla Istanbul´a gectik.Yolda Sapanca´da durup yemek yedik.Istanbul´a yaklasirken ´trafik cok kötü,köprüler kapali,arabayla rezil olursunuz´ doldurmalarina inandigimiz icin epey korksakta hicte öyle olmadigini görünce rahatladik.Istanbullu arkadaslarim hic gücenmesinler ama sadece sunu söylemek istiyorum.
     Istanbul´da bize göre trafik cok normaldi,büyüksehir en nihayetinde,gayet normal,hatta iyi bile!Ayrica sunu da ekleyim,kaldigimiz 5 gün icinde sürekli arabayla gezdik,ayni gün 2 gelis 2 dönüs toplam 4 kez köprü trafigine de kaldik ama hic bir sorun yasamadik.Arabayla bogaz turu bile yaptik,girmedigimiz delik kalmadi.Cok keyif aldik ve yine gidersek kesinlikle yine arabayla gideriz.Park sorunu da hic yasamadik,Taksimin göbeginde bile :) Ha birde,Istanbul trafiginde(!) de gayet centilmen insanlar var,yolunu kesme vs.hic yasamadik.Ankara bu konuda inanin daha geride.Kuralsiz,saygisiz kullananlar  daha cok bence.
     Otelimiz zaten Sultanahmet´teydi.Ayasofya´yi terastan,Topkapi sarayinida odanin penceresinden rahatlikla izleyebiliyorduk.Yani tarihi yerleri gezmek daha kolay oldu bizim icin.Kapalicarsi zaten harikaydi,birkac esnafla sohbet etme sansimiz oldu,cok keyifliydi.Misir carsisinin kalabaligi ve buram buram kokan taze cekilmis türk kahvesi bizi ikinci kez vurdu ve yine paket paket kahvelerle doldurduk elimizi kolumuzu.Eminönü balikcilari,tahta tabureler üzerinde salas yenen balik ekmegin tadi,sesler,kosusturmalar,martilarin cigliklari,vapurlarin gürültüleri...Hepsini yine hayranlikla izledim,yasadim.Cok seviyorum ben bu düzensizligi,hengameyi :)
     Kadiköy yine olmazsa olmaz duraklarimizdandi.Eh,evimiz yuvamiz bir nevi degil mi ;)Hem öglen vapurla gecip,gezip,aksama yeniden arabayla gectigimizde oldu.Heryer ama heryer cok güzeldi.Ama en cok yine beni vuran Kiz Kulesi oldu tabii ki...Kiz kulesine bakan evlerde oturanlari ciddi anlamda kiskaniyorum.Ömrümü oraya bakarak gecirebilirim,o derece...
     Bol bol alisveriste yapma sansim oldu cünkü cok iyi alisveris merkezleri var.Onun haricinde Kapalicarsida kendimi kaybettim,o motifler,laleler,kaftanlar...Istanbul´daki pazarlarinda meshur oldugunu duydum ama kismet olmadi bu defa,arastirmadim da isin acigi,cok severim pazarlari aslinda.Kisacasi Istanbul bir rüya gibi geldi,gecti yine...Insallah en kisa zamanda yine yine yine giderim :)
Istanbuldan ciktiktan sonra Abant´a gittik.Hayalkirikligi yasadigimi söylemem gerek.Dogasina lafim yok kesinlikle ama hic begenmedik ne oteli (güya tanindik meshur biyer ),ne cevreyi...Sabah erkenden de Düzce´ye yola ciktik.Fenerbahce Topuk Yaylasi Tesislerine tabiiki de :)
     Tek kelimeyle mükemmeldi...Hem dogasi -Abanta bir milyon basar- hem yapisi,hem calisanlari,herseyi harikaydi.Her sene birkac gün oraya gidip kafa dinleme sözü verdik kocacigimla.Balkonda,göl manzarasinda,tertemiz havada bol bol kitap okudum,cok iyi geldi tüm yorgunluguma.
     Ankara´ya döndügümüzde yogun tempo bizi bekliyordu.Kuzenimizin kinasi,dügünü,babamin belinden problemleri ve hastane-ev arasi mekik dokumaca derken izini bitirdik,geldik.
     Kisaydi ama dolu doluydu.1 yil iple cektigimiz,gün gün usanmadan saydigimiz tatilimiz böyle gecti iste.
     Ha birde yavrukusu Istanbulda günes carpti,ateslendi.Dönecegimiz gün yani tamda pazar günü nöbetci doktor bulurmuyuz ki sorulariyla direk Alman hastanesine götürdük.Hafif kizariklik var bogazinda dedi ama 3 gün ates onu da bizi de cok hirpaladi.Ankara´da ise durum iyice vahimlesince cocuk hastanesine gittik.Meger bogazi tamamen enfeksiyon olmus,antibiyotik tedavisiyle cok sükür ki gecirdik ama bu arada bende hastalaninca daha zor oldu bizim icin.
     Dönüs yolu maceramizida anlatip konuya nokta koyayim.11 de havalanmasi beklenen ucagimiz saatinda tam havalanirken-artik son surat pistte hareket halindeyken- aniden dehset verici bir frenle durduk.Meger ariza cikmis.Ucakta ayilanlar,bayilanlar...2 saat ucaktan cikarmadilar bizi,teknik ekip vs.geldi.Yok,olmuyor.Uzun sürebilir diye bizi tekrar havaalanina aldilar,tam 8 saat orda burda süründük.En sonunda baska bir ucakla aksam 7de ucabildik ama bu defa da baska bir havaalanina inis yaptilar.Yolculari otobüslerle diger havaalanina götürdüler.Neyse ki kayinpederim internetten olan biteni takip ettigi icin bizi indigimiz yerden aldi.Eve geldigimizde ise saat sabahin 1iydi...
     Hem yogun hem hizli bir tatil gecirmis olduk yani,tadi damagimizda kaldi.Ama sunu anladik ki deniz tatili yapmadan olmuyor,deniz-kum-günes üclüsünü istiyor bu bünyeler.Eylülde kisa bir kacamak hic fena olmaz degil mi,kim bilir ;)

11 Haziran 2012 Pazartesi

Türkiye Türkiyeee

     Nasil heyecanliyim anlatamam.Tatil zamani nihayet geldi.Haftaya kismetse Türkiye´deyiz.Rotamiz sirasiyla Ankara-Istanbul-Düzce-Abant ve yine Ankara.Belki arada bir Safranbolu kacamagi da olur saniyorum ;)
     Deniz tatili yapmayacagiz bu izinde.Hem daha Ekim´de gittigimiz icin hem de yavrukus bebek arabasindan henüz pek kalkma girisiminde bulunmadigi icin Istanbul´u daha rahat gezeriz diye düsündük.Belki Eylül´de bir Türkiye kacamagi daha olur,bu defa sadece deniz icin ;)Gectigimiz ay yaptigimiz Istanbul kacamagindan sonra daha bir heyecanla gidecegim bu kez,Istanbul´u cok sevdim ben,tadi damagimda kaldi.Henüz fazla gezemedim ama sahilde oturup ictigim cayin bile(caydan hic hoslanmayan biri olmama ragmen) tadi baska geldi bana.Umarim hicbir aksilik cikmaz da yine doya doya yasarim o karmasayi,telasi,kosturmayi..
     Ankara´da cok güzel vakit geciriyorum,canim memleketim benim.Oglus artik ayaklandi malum,birakicam kumlara,cimlere,azcik vitamin alsin,toprakla tanissin,günesle tanissin :)
     Ucustanda korkmuyorum artik.Oglusta alisti artik,hinnn hinnn yaparak biniyor ucaga,sonrasi uykuda geciyor genelde.Ilk yolculugumuzda bahsetmistim burada.Ayni maddeler yine gecerli ;)
     Tek problem yük hakkinin az olmasi.Mama,bez tasimaktan biktim ama napiyim,o cam kavanozlar epey  kilo tutuyor zaten.Türkiye´ye neden kavanoz kavanoz mama tasidigimi merak ediyor olabilirsiniz,hemen aciklayayim.Birinci sebep Türkiye´ye geldigimizde sabah evden cikip aksam ancak gelebiliyoruz,tüm vaktimiz yollarda geciyor,haliyle evde yemek hazirlayip onu tasimak,bir yerlerde isitmak daha zor geliyor.Bizim yediklerimizden elbette yiyor ama belli basli yerlerde ancak,su son olaylardan sonra artik hic güvenemem,akilli uslu bio mamalarini yesin daha iyi.Ikinci sebep maalesef bolluk ülkesi Türkiye´mde Hipp kavanoz mamalarinin cesidi cok ama cok sinirli.Diger markalardan da denedik,ama bir kasiktan fazla yediremedik maalesef,hala acilmamis mamalar duruyor öylece :(
Bez tasima sebebimde ayni maalesef.Kullandigimiz bezi bulamiyoruz,herhangi bir 5+ numara bez gözümüze carpmamisti,6yi hic bulamayiz artik.Hacimce genis ama kiloca cok yer kaplamiyor bezler Allah´tan!
     Annemin siparisleri,babamin siparisleri,kuzenlere hediyeler,esimin ailesine hediyeler derken bizim giysilere yer kalmiyor.Az esya cok özgürlük felsefesini seviyorum ama zorunlu gidecek esyalar olunca uygulamaya geciremiyorum,sadece kendim icin uyguluyorum bunu.1-2 parca giysi,minnacik bir makyaj cantasi o kadar.Yedek ayakkabi bile almiyorum.O kadar da stres olsun artik ne yapalim.
     3 günüm var ve sürekli tirmanan,evin icinde kosturan bir cocukla hem evi temizlemek,hem hazirlanmak,hem eksikler icin alisverise cikmak yorucu.Cok planli olmak gerekiyor.
     Durum böyle iste.Hazirlik zor,bavul yerlestirmek zor,evi tertemiz yapip cikmak zor.Ama heyecanliyim iste,ülkeme gidiyorum ötesi var mi :)
     Hazirlik,gidis,dönüs derken 1 ay kadar yokuz bizde.Herkese keyifli bir yaz ve iyi tatiller diliyorum :)

Bebegim Büyüyor - 18 Aylik Bebek Gelisimi (1,5 Yas)

     Iyi ki dogdun,gördün mü 1,5 oldun.Özgürsün kanatlandin,durmadin ayaklandin,kosup ilerliyorsunnnnn der ve 18.ayini kutlarim canim oglum,nefesim,herseyim benim..
Öfff cok pis arizaya baglayip esimin bana taktigi Hüngürella lakabinin hakkini vermek istiyorum suan,zaman cok cabuk geciyor.Uyurken bile özlüyorum,babasiyla birkac saat disari ciksa pencerede bekliyorum,her ani dolu dolu gecirmeye calisiyorum,5 dakika yanindan ayrilsam icim aciyor,dönüp daha bir siki sariliyorum...Allah kimseyi evladindan ayirmasin,kimseyi evladiyla sinamasin...
1,5 yasindaki büyük ama kücük oglum,minik melegim,yavru kusum bu ay ne evrelerden gecmis bakalim :)

  • Merdivenleri kendi basina cikip inebiliyor,ama tabii 4.kata kadar onu beklemek epey vakit aliyor,son 4-5 merdivende yorulup emekleyerek cikiyor :)
  • Bidir bidir bidir,aksama kadar konusuyor.Anlatmaya calistigi seyi baska birseye yorarsam sinirleniyor,hooop en bastan anlatiyor :) Az kaldi oglum,cözücem dilini ;)
  • Catal kullanmaya baslamisti malum,artik tabakta kullaniyoruz heheyyyy,tabii yemegin sonuna dogru yememek icin kaldirip firlatiyor o ayri ;)
  • Sevdigi oyunlara birde kum havuzu eklendi,biraksan 24 saat kumlarda oynayabilir.Kürekle kum alip kovaya dolduruyor,vazgecip geri bosaltiyor vs.
  • Ciyyap yani corap takintimiz var bu aralar,corapsiz yere basmak istemiyor,uyanir uyanmaz anniiii ciyyap diyerek coraplarini istiyor :)
  • Asiri hayvan sevgisi var,öyle ki disarda kuslarin ördeklerin pesinden kostugu gibi artik evde de resimlerini öpüyor,miril miril sesler cikariyor,bagrina basiyor resimlerini :)
  • Evde hosuna giden esyalari camasir makinasina atmayi huy edindi,kumanda,emzik,benim halka küpelerim...
  • Kaybolan esyalarini arayalim dedigimde önce koltuk altlarina bakiyor :)
  • Artik dislerini kendisi fircalayabiliyor,saga sola,yukari asagi :) Ama elbette önce yine de ben fircaliyorum,sonra ona devrediyorum.
  • Aylardir uyumadan önce benim ona anlattigim ´mavi kus uyumus´ uydurma masalimi artik yataga girince,yari konusarak yari el hareketleriyle o bana anlatiyor. ´Kuuu attaaa,annii geh,bambaa,kaktiiii,nenneen ´ gibi :)) (Anlamasanizda olur,cabalamayin bosuna ;))
  • Bana kiyamiyor bu aralar,herhangi bir masal da yada sohbette anne lafi gecince  yada benim fotografimi görünce yanima gelip anniiii diye sariliyor ve muah sesi cikararak öpüyor :) Eriyorum,bitiyorum...
  • Ilk dönemlerinden bu yana ögretmeye,uygulamaya calistigim ´2sinden birini sec´ metoduyla ( tamamen uydurma ama faydali olduguna inandigim metodum ) herseyi istememeyi,secenekleri görüp aralarindan birini secme hakki oldugunu ögrendi.Özellikle oyuncakcida yada ikram edilen bir kraker,kurabiye tarzi seylere saldirmama konusunda cok isime yariyor ;) 
  • Bardakla suyunu icip bardagi masaya birakmayi ögrendi.
  • Fermuar acip kapatmadan sonra simdi de dügmelere merak saldi,dügmeleri acabiliyor .
Aklima gelenler bunlarla sinirli.Keske her animizi kaydedebilecek bir cihaz olsa,gün icinde öyle garip,komik yada sasirtici olaylar yasiyoruz ki,bazen esimle agzimiz acik kaliyor.Ah minik kuzum,özgürlügünün pesinde kosan yaramazim,daha nice aylara,yillara insallah...

10 Haziran 2012 Pazar

Tarihe Not- 1

     Oglum 10.06.2012 -Pazar günü park etmis bisikletlere bakmak icin kosarken düsüp dizini yaraladi.Herkes icin önemsiz ama benim icin önemli,yazmak istemem bu yüzden..
     Ilk yarasi bu,ilk kanayan yarasi...Son olmayacak elbette,maalesef...Kiyamam sana annecigim,uzanip uzanip bacagina dokunup yüzünü burusturmana kiyamam...Düstügün icin,dizini kanattigin icin aglamadin ama ben yara bandi yapistirdigim icin bakip bakip agladin ya,kiyamam sana bebegim.En büyük acin bu kadarcik olsun...Seni cooooo....oook seviyorum...

3 Haziran 2012 Pazar

1-2 Yas Icin Besin Gruplari

     Beslenme düzenimizden bahsettigim bu yazidan sonra merak edilen diger bir konuya deginmek istedim.Iyi hos ama peki neye göre bu düzeni olusturdun?Bebeklerimiz hangi besinden günlük ne kadar almali?
     Ben elbette ki bir uzman degilim.En güzel bilgiyi kendi cocuk doktorunuzdan alirsiniz mutlaka.Ama elinden geldigince okuyan,arastiran,soran ve deneyen bir anneyim en nihayetinde,ve elimden geldigince,ögrendigimce paylasmayi seviyorum.Hatalarim yoktur umarim,varsa da uyarirsaniz sevinirim :)

1-2 yas araliginda bir cocugun 1 gün icerisinde söyle beslenmesi gerekiyormus ;

5 cesit besin grubu olan et,süt,yag,tahil ve meyve-sebze grubu besinlerden almali.Bunlari temel yapi taslari( nütrimentler) diye ayirirsak söyle bir tablo cikiyor.

Protein ihtiyaci : 
Günlük protein ihtiyaci 15-25 gram arasindadir.Hücresel yenilenmeyi ve büyümeyi saglayan protein grubu besinleri mutlaka tüketmelidir. Et,yumurta,balik,tavuk,süt,tahillarda bolca bulunur.

Vitaminler : 
Metabolizmasinin güclenmesi,vücut icindeki kimyasal reaksiyonlar icin mutlaka alinmasi gerekir.C-B grubu, A,D,E,K grubu, D vitaminleri olarak siralanabilir.
Özellikle A,D,E,K vitamin grubunun üzerinde durursak,
A vitamini büyüme ve gelisme icin cok önemlidir,dis ve kemik gelisimi icin olmazsa olmazlardandir,enfeksiyonlara karsi savunma sistemini gelistirir.Süt ve süt ürünlerinde,et,havuc,balik,bal kabagi,lahana,brokoli,maydonozda bolca bulunur.
D vitamini gereginden fazla alinmamalidir cünkü kemiklerde kireclenme yapabilir,ama yetersiz alinmasi ise kalsiyumun islevini görmesini engeller ve kemiklerin yumusmasina neden olur.Dis ve kemik sagligi icin cok önemlidir.Bagisiklik sistemini gelistirir.En büyük kaynagi günestir.Yagli baliklarda,yumurta sarisinda,karacigerde,tereyagda bolca bulunur.
E vitamini gereginden az alinirsa belirgin bir hastaliga neden olmaz ama uzun vadede yetersizligi kanser ve kalp damar rahatsizliklarina zemin hazirlayabilir.A vitamininin emilmesini saglamak icin almak gerekir.Badem,findik,ceviz,tohumlu bitkiler (aycekirdegi),yumurta ve sütte bulunur.
K vitamini kanin pihtilasmasi icin gereklidir.Eksikliginde idrar yollarida dahil,karaciger ve deri gibi bir cok kisimda kanamalara yol acabilir.En dogal kaynagi süt ve süt ürünleri,yumurta sarisi,soya yagi,havuc,domates ve yesil yaprakli bitkilerdir.

B kompleksi vitaminler ise büyüme ve sinir-kas sisteminin gelisimi icin cok önemlidir.Tahillar,ceviz,yagsiz ette bulunur.

Mineraller : 
Sodyum,potasyum,kalsiyum,fosfor,magnezyum,klor,demir,iyot...diye gider.Cocuklarin özellikle kemiklerinin,dislerinin,sinir sisteminin gelismesi icin cok cesitli minerallere ihtiyaclari vardir.Bunlardan en önemlileri ise Kalsiyum ve Demirdir.

Kalsiyum dislerin ve kemiklerin olusumu icin temel yapi tasidir.Iskelet sisteminin olusmasi,güclenmesi icin gereklidir.günlük 500 mg alinmasi gerekir.1 bardak sütün 250-300 mg kalsiyum icerdigini düsünürsek,kalan kismi yogurt,koyu yesil yaprakli sebzeler ve brokoliyle karsilayabiliriz.

Demir ise hemoglobin yani kan hücreleri yapiminda rol alan,oksijeni doku ve organlara tasiyan temel yapi tasidir.Eksikliginde rasitizm görülür,yani kemiklerde yumusama ve kirilma,kaslarda gücsüzlük,kemiklerde sekil bozukluklari.Fazlaliginda ise karacigere fazla yüklenme olacagi icin siroz görülebilir.Demir acisindan zengin olan besinler ise söyle,kirmizi et,pekmez,yumurta,kuru meyveler (kuru kayisi,kuru üzüm vs.),maydonoz,yesil yaprakli sebzeler.
Ve ögrendigimde aklimin kösesine not aldigim öneli bir bilgiyi de paylasmak istiyorum
Siyah cay demir emilimini azaltir.Demiri kalsiyumla ayni anda alirsaniz da demir emilimi azalir.C vitaminiyle beraber demiri alirsaniz ise emilim artar.Ayrica uzmanlar demir eksikligi görülen kisilerin kepek ekmegi yemelerini de uygun bulmuyorlar.Aklinizda bulunsun ;)
Yaglar :

Bu dönemdeki bir bebegin günlük 1 cay kasigi kadar tereyagi almasi gerekir.Ayrica eger bebeginiz günlük süt ve süt ürünlerini yeterli miktarda aliyorsa gereken yagida almis olur.


Yine söyleme geregi duyuyorum,ben bir uzman degilim ve sadece ögrendigim,bildigim,arastirdigim kadariyla sizlerle paylasiyorum.Her bebegin gereksinimleri farklidir,bu yüzden bebeginizin gereksinimlerini bilmek ve eksiklerini anlamaniz icin mutlaka doktorunuzla konusmali ve bu yönde bir program izlemelisiniz.Tüm bebeklerin saglikli büyümesi dileklerimle ;)



Fotograf alintidir

Beslenme Düzenimiz

     Ek gidalara gectigimiz zamanlarda burada neler yedigimizden bahsetmistim.Yakin cevremden bu konuda o kadar cok soru aliyorum ki,yeniden bahsetmek istedim.Özel menülerimiz ya da herkesten farkli yedirdigim seyler yok elbette,ilgi ceken sadece kendi üzerimde kuramadigim ve hayatimin her döneminde bu konuda yasadigim sikintilari( beslenme sorunlari,kilo sorunlari,abur cuburlara olan düskünlük) oglumun yasamamasi icin gösterdigim özen ve disiplin sanirim.1 yil gecmis,bakalim neler degismis?
     Sabah 8 gibi uyandiginda 1 bardak inek sütü veriyorum,buzdolabindan ciktigi gibi.Ilik yada sicak sütü hic sevmiyor.(Inek sütü icin konusulan konulara katilmiyorum acikcasi.Ben bu yasimda halaaaaa günde 1 litre süt icen biriyim,evet vücudumda asiri kalsiyum var ama bunun hep artisini gördüm ve evet benim midem sütü gayet güzel tolere edebiliyor.)Biberonlarimizdan da burada bahsettigim gibi,gece beslenmemiz bittigi gün vedalasmistik.Sütünü ictikten sonra eger cok yorgunsa 1 saat kadar daha yatiyoruz,eger hoplamaya ziplamaya baslamissa kalkiyoruz.
     Yavrukusun en sevdigi ögün kahvalti ve hatta ailece yapilan pazar kahvaltilari.Mama sandalyesinin tepsisinde biz ne yiyorsak ona da ikram ediyoruz,bayila bayila eslik ediyor bize,hatta favorisi pastirma ve sucuk.Haftada 1 defa limitlerini asmasina izin olmali degil mi ;) Hamileyken Kayseri´ye gitmistik,ekmegini yedi,suyunu icti,normal ;)
     Saka bir yana elbette birkac minik parcadan baska pastirma,sucuk vermiyoruz,versek hepsini yer o ayri konu ama yagli,tuzlu ve en nihayetinde zararli. Sosis birkac defa verdik ama hic sicak bakmadigim bir besin.
     Dislerimizi 1 yasina kadar cikardigimiz icin( en arka 4 azi disimiz kaldi) yemek yerken sikinti cekmiyoruz.Her zaman mama sandalyesinde yemek yedirdim,bu aliskanlik her daim devam ediyor,hatta öyle ki arabamizin bagajinda ikeadan aldigimiz portatif mama sandalyesiyle geziyoruz,cocuksuz ev gezmelerinde böylelikle sikinti cekmiyoruz :)
     Sofraya beraber oturma sansimiz varsa ki genellikle bu dedigim gibi ya pazar kahvaltilarinda oluyor ya da aksam yemeklerinde,mutlaka bu firsati degerlendiriyoruz.Böylelikle yemek yeme konusunda daha cok cesaretleniyor ve bizi taklit edip kendisi yemeye calisiyor.
     Ha birde bahsetmistim,bulamac seklinde verilen kahvaltilara hicbir zaman olumlu bakmamistim,faydasini da gördüm,birkac arkadasimin bu sekilde besledigi bebeklerinin su anda hala kahvaltilarini bu sekilde yapmak istediklerini görüyorum,ve aliskanliklardan kurtulmak aliskanlik kazanmaktan maalesef daha uzun zaman aldigini eklemek istiyorum.
     Neyse..
     Kahvaltimiz menümüz söyle:



  • 1 yasindan itibaren yumurta beyazinida vermeye basladim.Ilk birkac ay gün asiri yediriyordum alerji riskine karsi ama artik günde 1 tane yiyor.Yumurtayi her sekilde yiyor.Önceleri domatesli yada peynirli omlet ya da haslanmis olarak veriyordum,sonra farkettim ki ayni seyleri yemekten sikiliyor.Artik her gün farkli sekilde yedirmeye calisiyorum.Krep,fransiz tostu,omlet,haslama...aklima ne gelirse.
  • 1 bardak taze sikilmis portakal ya da mandalina suyunu mutlaka iciyor.Ihlamur,meyve cayi yada rezene,anason,cörek otu cayini artik severek icmiyor.Zorlamiyorum.
  • Krem peynirini( az yagli) hala severek yiyor.Bazen 1 bazen 2 minik kutu kadar.Gouda peyniride favorisi,kücük bir dilim veriyorum bazen.
  • 3-4 minik domatesi rendeliyorum,bazen bardaktan icmek bazende kasikla yemek istiyor.
  • 2 zeytinin zarini soyup parca parca yediriyorum,kahvaltida cok severek yemedigi tek sey sanirim artik zeytin.
  • 1 kücük mama kasesiyle 5-6 yemek kasigi kasik mamasini severek yiyor.Bebek ekmeklerini sadece bir dönem yedirdim,onun yerine tahilli mama daha cok mantikli geliyor.
  • 1 minik kutu yogurdunu da yiyor.Hipp´in minik meyveli püreleri ilk tercihim,fruchtzwerg dedigimiz minik danone meyveli yogurtlar (sekersiz olanlardan) ise ikinci tercihimiz.
  • Eger istahinda azalma varsa ve bu saydiklarimdan cok az yediyse 1 tatli kasigi tahin-pekmez veriyorum.Yada bazen onun yerine yine 1 tatli kasigi bal yediriyorum.
     Kisacasi kahvalti tabagimizda 1 yumurta,2 zeytin,3-4 minik domates,krem peynir,1 minik kutu yogurt,1 bardak meyve suyu,1 kücük kase kasik mamasi ve eger bunlari yemediyse bal yada pekmez.

     Ara ögün - saat 11-12 arasi ;

     Ara ögünün önemi malum.Her ne kadar biz bu düzeni tam oturtamamis olsakta elimden geldigince atlamamaya calisiyorum,ama bu saatlerde hemen hergün disari ciktigimiz icin genelde disardan birseyler yiyerek gecistiriyoruz.

  • Bu ögünde maalesef ceyrek simit,3-5 tuzsuz organik cubuk kraker ya da 2 lokma sade kruvasan yiyor.
  • Yanimda her daim tasidigim kuru meyvelerinden de atistiriyor.Kuru üzüm,hurma,kuru incir,kuru kayisi,kuru erik en sevdikleri arasinda.
     Saat 12:00 - 13:00 arasi uykuya geciyor.Kurulmus calar saat gibi tam 1 saat uyuyor,eksigi oluyor ama fazlasi cok nadir.Uyandiktan yarim saat sonra yemege geciyoruz cünkü uyaninca kucagima geliyor,10 dakika sarilarak öylece yatiyor ( en sevdigim an ),sonra biraz daha oynasiyoruz,uykusu aciliyor ve yemege öyle geciyoruz.

     Ögle yemegimiz cok kompleks aslinda.Cünkü belli bir denge kurmaya cabaliyorum.Haftanin 2 günü kirmizi et,1 gün balik,1 gün tavuk yada hindi,2 gün sadece sebze,1 gün corba cesitleri.Besinleri yagda kizartarak vermemeye calisiyorum.

Ögle yemegi menülerimiz.( saat 13:30-14:30 gibi )
  • Kücük kücük posetlerde buzdolabinin bir cekmecesini oglus icin et,kiyma ve tavukla doldurmaya calisiyorum.Hem pratik oluyor,tamamini cözdürüp kullanma derdi olmuyor,hemde cabucak cözülüyor,beklemek zorunda kalmiyor. Et cikardiysam 1 cay kasigindan az tereyagda kavuruyorum,hasliyorum,firinliyorum...Aklima o an ne geliyorsa onu yapiyorum.Kiyma cikardiysam genellikle cok az tuz,nane ve kuru soganla yogurup köfte yapiyorum ve asla kizartmiyorum,mutlaka yagli kagit üzerinde firinliyorum.Yaninda da yine yagli kagit üzerinde firinladigim sebzeleri koyuyorum. Tavuk veya hindi cikarmissam da hasliyorum ya da firinliyorum,her ikisinin üzerine de favorisi olan misirli,domatesli yagsiz sosu yapip döküyorum.
  • Oglum balik yemeyi pek sevmiyor aslinda.Hatta somon baligindan 1 lokma dahi alsa midesinde ne var ne yok cikarmak durumunda kaliyor.O yüzden cok zorlamiyorum.Genellikle iglonun balik larindan aliyorum,firinliyorum.
  • Sebze yemekleri olarak ise bildigimiz evde yaptigimiz yemeklerden yediriyorum.Esimde bende yagli ve tuzlu yemek yemedigimiz icin ( her ne kadar kilomuz bunu göstermese de öyle,onlar cikolata ve stres göbegi bi kere hihhh) evde ne pisiyorsa rahatlikla veriyorum.Favorisi firinda besamel soslu,gouda peynirli patates ve brokoli gratin.Ne kadar verirsem yiyebilecek kadar seviyor bunu.Ama besamel sosu malum biraz yagli oldugu icin abartmiyorum ve cok sik yedirmiyorum.Dedigim gibi yagi ve tuzu dengelenmis olan tüm e yemeklerini rahatlikla yiyebilecek yastalar artik.Icinde brokoli,karnibahar olan herseyi severek yiyor cok sükür.Bu konuda bari bana cekmis :) Yalniz makarna,pirinc ve patatesi cok yememesine gayret ediyorum,bosuna seker,karbonhidrat yüklemeye gerek yok o minik karacigerlerine.
  • Corbayla nedense hicbir zaman arasi olmadi oglumun,sulu olmasindan mi yoksa tatlarindan mi bilmiyorum.Tarhana,sehriye ya da yogurtlu corba yoksa digerlerini cok nadir ve zor iciyor.O yüzden hafta da bir gün sevdigi corbalardan birini kesin yapiyorum,sulu icmedigi icin 1-2 tane bebek ekmegi katiyorum (etimek gibi kitir kitir olanlardan.) Ama et yemeginin yanina sebze yemedigi zamanlarda da cok az corba yapip yedirmeye calisiyorum. 
     Ara ögün ( aksam yemegine kadar olan herhangi bir zaman dilimi)
  • Yine ya kuru meyvelerinden yiyor ya da 3-4 dal brokoliyi hafifce hasliyorum,kücük kücük kesip tabaga koyup oyun masasina koyuyorum,gelip gidip yiyor ,  gelip gidip yemiyor elbette,oturup son zerresine kadar büyük bir istahla yiyor yagsiz tuzsuz haslanmis brokolilerini :) ( en azindan benim gibi cig yemiyor,bu da iyi degil mi ;))

     Aksam yemegini saat 17:00-18:00 gibi yiyor.Yemek dedigime bakmayin,aksamlari metabolizma yavas oldugu icin hafif besinlere alismasini saglamaya calisiyorum.Yeme aliskanliklari nasil baslarsa öyle gider düsüncesindeyim,agir yemeklere alisirsa ilerde de sagliksiz yeme aliskanliklari edinecek,tip ki ben ve esim gibi.Simdi olayin bilincine vardik ama gec kaldik,cünkü gece 12 de kalkip gidip kebap yiyecek kapasitede insanlar olmamiz tamamen edindigimiz aliskanliklarimiza bagli.O yüzden oglum aksamlari meyve yiyor.( despot mespot degilim,hatalardan pay cikariyorum sadece )Bazen yogurt ve meyveyi ayni anda bazen sadece meyve olarak.

     Aksam menümüz ;
  • Sadece meyve ve ya meyve püresinden olusuyor.Ya taze meyveleri minik minik dograyip tabagi önüne koyuyorum kendisi yiyor,ya da püre halinde yediriyorum.Ogluma kalsa meyveleri pürelenmis halde ( pürelerden kastim pütürlü kalmasi sartiyla) yer,dilim dilim meyve yemeyi sevdiremedim henüz.

     Yatmadan önce ( 20:00-20:30)

  • Eger aksam menüsünden pek verim alamadiysak,ishatsizsa ya da yemegi oyuna cevirip yemediyse 1 kutu(200 gr) yagsiz yogurt yedirip yatiriyorum.
     Veee mutlaka bol bol su iciyor,yatmadan önce de mutlaka dislerini fircaliyoruz ;)




Fotograf alintidir

1 Haziran 2012 Cuma

Felaket Habercilerine!

     Hayatta en sinir olduklarimin listesinde gün gectikce en üst basamaklara tirmanan bir söylem var.´ Filanca olunca görürsün,daha bu ne ki,iyi günlerindesin.´ Bu cümleleri duyunca kan beynime sicriyor yeminle.
     Hayatin her alaninda,her aninda bu cümleleri sakiz gibi diline yerlestiren komsu,akraba,arkadas oluyor cevremizde,mutlaka.
Okul döneminde´ Tadini cikar,ise girince görürsün´,
Nisanlanirsin ´En iyi zamanlarin,evlenince görürsün´
Evlenirsin ´ Daha bunlar cicim bicim aylari,az zaman gecsin görürsün ´
Hamile kalirsin ve yandiginin resmidir artik. ´ Ooo bunlar iyi zamanlarin,karnin büyüsün görürsün´
´ Son zamanlarin tadini cikar,dogunca görürsün.´ 
´ Melek canim bu melek,az hareketlensin görürsün.´,
´ Bi emeklesin görürsün,bi yürüsün görürsün,bir konussun görürsün,ikinci mi aaaa o zaman görürsün bla bla bla bla.... Sonu yok bu yaygaralarin,cok bekledim biter nasil olsa diye ama cik,yok,bit-mi-yor!
     Görürsem görürüm kardesim,görmek icin evlendim,görmek icin cocuk yapmadim mi zaten.Ne demeye felaket tellalligi yapiyorsunuz,her karsima cikisinizda bilmis bilmis su olsun görürsün bu olsun görürsün diyorsunuz ki?Azcik hayata bakis acinizi degistirseniz belki sizde felaket okumaktan cok hayattan zevk alacaksiniz!
     Ben memnunum hayatimdan.Oglumun yaramazliklarindan da memnunum,emzigini buzdolabindan cikarmaktanda,gözlügümü camasir makinasindan bulmaktanda,koltuklarimin boya kalemleriyle boyanmasindan da,karsima gecip eke eke ´issemiooo´´demesinden de memnunum.
     Attigi her adimdan,yasadigimiz her yeni günden de memnun olacagim.Cünkü bunu görmek,yasamak icin beraberiz,her animi iyisiyle kötüsüyle tadini cikara cikara yasamayi seviyorum.
     Günesin dogusunu izlemekte,rüzgara karsi derin derin nefes almakta,yagmurda yürüyüp her bir damla da irkilmekte,evime aldigim bir buket lale de,esimin bir minik öpücügü de,ogluma sarildigim 5 saniyede benim icin degerli,zorluklari da ayni sekilde.Hepsinin bir getirisi var mutlaka.Hayatin anlami bunlar benim icin.O yüzden oglumla esimle beraber gördügüm hersey kabulüm,hayatin her aninin tadini cikarmakta ona nasil baktiginizla alakali degil mi zaten?


Fotograf alintidir

31 Mayıs 2012 Perşembe

Karanliga Dogru

     Bilmiyorum ki nereden baslasam..Endiseliyim,öfkeliyim,saskinim...Bu sadece bir olay yüzünden degil,onlarcasinin birikimi...Siyasetten konusmayi sevmiyorum,hele hele her ne kadar kisisel blogum olsa da burada konusmaktan.Ama tak etti artik ve birkac cümle karalamak istedim buraya.Icimde kopan koca bir ciglik var ancak nereye dogru koyversem bilemiyorum.Isin kötüsü ne söylesem nereye gider,nasil gider onu da kestiremiyorum.
Büyük bir safsatanin icindeyiz sadece onu görüyorum.
     Lise yillarinda cok sevdigim kimya ögretmenimin dedigi gibi ´Emme basma tulumba gibi herseye kafa salliyoruz´ Herseye tamam diyoruz,yada tamam demekle ayni kapiya cikan eylemi-susmayi seciyoruz.
Askerimize,polisimize kursun sikiliyor,susuyoruz! Topraklarimiz saga sola satiliyor,susuyoruz! Kadinimiz siddet görüyor,yetmiyor öldürülüyor,susuyoruz! Cocuklarimiza,kizlarimiza-ogullarimiza tecavüz ediliyor,susuyoruz! Internetimize yasak geliyor,susuyoruz! Ickimize yasak geliyor,sarap icmeyin üzüm yiyin deniyor,susuyoruz! Anne kucagindaki cocuklarimiz 4+4+4 sacmaligiyla apar topar bizden kopariliyor,susuyoruz!  Bebek,cocuk,kadin denmeden herkes coplaniyor,susuyoruz!Kisacasi eglencemize,egitimimize,yediklerimizden ictiklerimize,giydiklerimizden,izlediklerimize,hatta yapacagimiz cocuk sayisina kadar müdahele ediliyor ama biz SUSUYORUZ!Önümüze konan herseyi susarak kabul ediyoruz,sindiriyoruz,ya da sindirdigimizi saniyoruz aslinda...Keskeler midemizde birikipte büyük bir krampla bizleri saga sola savurdugunda ne yapacagiz peki,bu defa cigligimiz koca bir kara delikten baska nerede yanki bulacak?
     Ve simdilerde kürtaj ve sezaryen konusu...
     Anne-bebek dostu dogal dogum yanlisiyim evet,ve evet keyfi sezaryen konusu beni de rahatsiz ediyor.Ancak anlamadigim sey su.bir devlet öncelikle vatandasini bilinclendirmeli,egitmeli.Evet ülkemizde keyfi sezaryen hat safhada,evet doktorlarin bir cogu,hastanelerin bir cogu bu müdaheleyi kendi cikarlari icin yapiyorlar.Öyleyse önce bu düzeni degistirmen,ayni anda vatandasi da bilinclendirmen gerekmiyor mu?
     Peki ya kürtaja ne demezsin? Evet kürtaj bir dogum kontrol yöntemi degil,bunu biliyoruz.Evet benimde icim gidiyor bir bebege kiyildigini,yasama hakkinin elinden alindigini duyunca,görünce,okuyunca.Ama madem demokratik(!) bir ülkeyiz,o yasak,bu yasak, su yasak diyerek kendimizle celismiyor muyuz??Günahsa günah,sen verirsin aile planlama egitimini,cekilirsin kenara,gühahini sevabini a sahsi,b sahsi düsünür.Kimsenin bacak arasini sen düsünemezsin!Hele hele daha vahim konular varken!
     Bu kürtaj meselesinin birde tecavüz kismi var ki,hic konusmak istemiyorum.Tecavüze ugrayan cocugu doguracakmis,o bakamiyorsa devlet bakacakmis!!! Bak sen! Bunu duyunca kafama balyoz yemisten beter oldum.Bu nasil bir mantik(!)?
     Sen önce kadininin,kizinin daha özgür yasayabilecegi bir ortam yarat,insanini egit,tecavüze son verde,ondan sonra konus!Haa ama pardon,mini etek giyiyoruz,tecavüz bize müstehak öyle degil mi!?!          Yemin ederim aklim almiyor.Bazen bazi insanlarin beyin kivrimlarindan yoksun dogduklarini düsünüyorum!
     Isin en cok üzüldügüm noktasi ne biliyor musunuz?Tüm bunlarin islam adi altinda yapiliyor olmasi...Islamiyet gericilik,islamiyet seriatcilik demek degil,eger bir defa el etek öpmeden Kurani Kerimi okusalardi simdiye kadar gercekten demokratik,insan haklarina saygili ve daha özgür bir toplum olurduk...